28 Ağustos 2016 Pazar

Sicilya’nın altın üçgeni. Taormina, Noto ve Cefalu

Önceki yazılarımda Sicilya’nın oldukça büyük bir ada olduğundan bahsetmiştim. Tam olarak hakkını vererek gezmek isterseniz en az 1 hafta belki de daha fazla zaman ayırmanız gerekecektir. Ancak benim gibi kısa süreniz varsa da şimdi kısaca bahsedeceğim şu üçgeni mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

TAORMİNA 
Internet’te Sicilya ile ilgili araştırma yaptığınızda karşınıza çıkan 3 yerden biri mutlaka bu şirin dağ kasabası olacaktır. Aslında bana göre şirin olmasına şirin ancak İtalya’nın ana karasında buradan çok sempatik ve güzel kasabalar var. Yine de heybetli Etna Yanardağı’na komşu olması ve Baba filminin de önemli kısmının burada geçmesi nedeniyle Sicilya’nın en turistik yeri olmuş. Öyle ki sadece Baba filmi Taormina’da ayrı bir endüstri yaratmış, filmin geçtiği yerlere turistik turlar düzenleniyor. (http://www.500vintagetour.com/Godfather-Tour-Taormina-Sicily-Savoca.html).  Ancak ne yazık ki her zaman olduğu gibi bu ün tabi ki de yüksek fiyatları ve büyük kalabalıkları da beraberinde getiriyor.




Taormina bir dağ kasabası ancak bir cable car (funiküler) ile rahatça sahile inebiliyor ve denize girebiliyorsunuz. Yalnız İtalyan dostlar işi biraz abartmış tek yön ücretini 3 Euro gibi fantastik bir rakam yapmışlar, git gel 3-4 kişiyseniz neredeyse günlük araç kirasına eş değer bir maliyetle karşılaşıyorsunuz J Ama aşağıdan tepeye bakınca da anlaşılıyor ki yürüyerek yapılacak bir tırmanış için çelik gibi  bacaklara ve sağlam bir kondüsyona sahip olmanız lazım. 

Deniz, taşlık ama sıkıntı yaratacak boyutta değil hatta bu küçük taşlar nedeniyle de pırıl pırıl. Özellikle Isola Bella adlı koy, küçük bir boğaz olma özelliği ile çok popüler ancak Türkiye’de yaşayan birisi olarak sakın bizim efsanevi koylarla karşılaştırmayın hayal kırıklığına uğrarsınız. 




Yine de Sicilya’ya giderseniz Taormina’ya mutlaka uğramalı, bir iki gece konaklamalı, ve özellikle Etna’ya bakan yamaçta manzaranın keyfini çıkarmalısınız.. 
NOTO

Bazı yerler vardır, gittiğinizde sanki tarih de bir gezintiye çıktığınızı hissedersiniz ya Noto işte böyle bir yer bana göre. Havaalanına ve Taormina’ya yakınlığı nedeniyle bir iki saatlik araç yolculuğuyla ulaşabildiğiniz bu şirin kasaba için yarım gün yetiyor ancak yarım günde bile beraberinizde enfes fotoğraf kareleri biriktirebiliyorsunuz.






Noto’nun ünü geneli 18. yy başlarında yapılan harika binalarından geliyor ve bu binalar Barok mimarisinin günümüzdeki en güzel örneklerinden bazıları olarak nitelendiriliyor. Zaten antik çağa uzanan tarihi ve Barok mimarisiyle 2002 yılından beri Noto ve kilisesi Unesco Dünya Miras Listesi’ndeki yerini almış.




         
CEFALU 
Biri Akdeniz kasabası mı dedi… 

Cefalu’yu biz çok sevdik, aslında güzel bir denizi, harika deniz ürünleri, muhteşem bir gün batımı ve daracık tarihi sokakları haricinde çok da bir özelliği yok aslında ama nedense kanımız kaynadı :) 








Şaka bir yana güzel bir kumsalı ve tam ideal ısı da bir denizi var.  Bu özelliğiyle bile rahatça 2 ya da 3 gününüzü burada yayılarak geçirebilirsiniz, güzel yemekleri ve harika manzarası da bonusu olur. Yine de uzun kalırsanız canınızın sıkılma ihtimali var belirtmem gerekir.



Sicilya’da ki maceramız son geceyi geçirdiğimiz Catania ile sona erdi ancak her yerini keşfedemediğimizi ve araştırdığımız bazı noktalara zamansızlık nedeniyle gidemediğimizi de eklemeliyim. Bu nedenle bu güzel Akdeniz adasına mutlaka bir gün yolumuzu yeniden düşüreceğiz. Çünkü Sicilya bir gezgine aradığı bir çok şeyi vaad ediyor…


NOT :Artık çocuklu bir aile olarak gittiğimiz yerlerin miniklerle nasıl olacağına da kafa yormaya başladık. O nedenle gözlemlerimize göre Taormina küçük çocukla tatil, deniz kısmında zorlayıcı olacaktır. Zira kayalık olması sebebiyle merdivenlerle inilen deniz kıyısının özellikle bebekli aileler için yorucu olacağı muhakkak. Eski yerleşim yerlerinde görülen arnavut kaldırımları da pusetteki bebeğin konforu açısından biraz sıkıntı yaratabilir deriz. Noto ve Cefalu’da pek zorlanmazsınız özellikle kum ve düz ayak kumsalı ile Cefalu'da rahat edeceğiniz kesin.




6 Ağustos 2016 Cumartesi

SİCİLYA...ARADIĞINIZ HER ŞEY BU ADADA

Aklımıza Godfather filmiyle mafyanın merkezüssü olarak kazınan, gerçekte de bu ünü hak edecek bir geçmişe sahip olan çizmenin ucu, Akdeniz ve İtalya'nın en büyük adası.

Peki Sicilya bize neler vaad ediyor? Cevap çok basit, bir tatilden isteyebileceğiniz her şeyi.

Deniz...
Güneş...
Doğa...
Tarih...
Yemek...
Şarap...

ETNA YANARDAĞI
Bundan yaklaşık 2 yıl önce bir gün yine THY'nin sitesinde ucuz bilet kovalarken bir anda yeni açılan Catania hattının ilanı gözüme çarptı.  Ailece tam bir Güney Avrupa aşığı olduğumuzdan sadece saatler sonra biletimizi almış ve Haziran başında gerçekleştireceğimiz 4 günlük kısa gezimiz için ilk adımı atmıştık..

TAORMİNA'YA TEPEDEN BAKIŞ
Sicilya bir özerk bölge ve başkenti Palermo. Ada olması sizi yanıltmasın oldukça büyük bir yüzölçüme sahip ve tüm güzelliklerini keşfetmek isterseniz muhtemelen 1 haftadan daha fazla zaman ayırmanız lazım bu nedenle de planımızı nispeten birbirine yakın ama keyifli noktalar üzerinde yoğunlaştırdık, ama araştırdıkça neden bu kadar kısa süremiz var diye hayıflanmadık değil çünkü bir çok noktaya gidemedik ve aklımızda kaldı.

ISOLA BELLA - TAORMINA
THY direkt uçuşlarını adanın doğusundaki en büyük üç şehirden biri olan Catania'ya yapıyor. (Bazı kaynaklarda Türkçe ismi Katanya olarak geçiyor) Bu şehir adanın en doğusunda kaldığından ve süremiz de kısıtlı olduğundan biz her zaman olduğu gibi arabımızı kiralayıp daha önce çalıştığımız rotada keyifle dolaştık. Rotamız aşağıdaki şekildeydi..

1. Gün : Catania Havalimanından direkt olarak Noto, Siracusa ve en son konaklama için Taormina.
2. Gün : Taormina'da tüm gün deniz keyfi.
3. Gün : Palermo üzerinden Cefalu ve yine deniz keyfi.
4. Gün : Cefalu'da yarım gün deniz keyfine devam ve konaklama için Catania.
5. Gün : Erkenden İstanbul'a dönüş.

Sicilya'nın en büyük özelliklerinden biri tarih ve doğal güzellikleri bir arada ziyaretçilerine sunması. Öyle ki adada tam 7 adet Unesco Dünya Miras Listesi'ne dahil olan nokta var.

NOTO - BAROK MİMARİSİYLE UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİ'NDE
CEFALU 
  • Etna Yanardağı
  • Palermo şehri ve Cefalu Katedrali
  • Noto Şehri ve Barok Mimarisi
  • Siracusa (Syracuse)
  • Eolie Adaları (Aeolian Islands)
  • Villa Romano del Casale
  • Agrigento
CEFALU'DA GÜN BATIMI BAŞKA GÜZEL
Yazımın başında belirttiğim gibi Sicilya size bir çok şeyi aynı anda sunuyor. Biz bu kısa gezimizde bile tam 3 tane Unesco Miras Listesi'nde olan noktayı görme, enfes denizlerde yüzme ve harika Güney İtalya mutfağını deneyimleme şansına sahip olduk.
















































Detayları diğer yazılarımda ileteceğim. Beklemede kalın :)


19 Haziran 2016 Pazar

SAN SEBASTIAN'DA YEME İÇME



Pintxos…San Sebastian’daki enfes atıştırmalıklara verilen ad. Aslında İspanya’da aşina olduğunuz tapasın Bask bölgesinde yapılan bir versiyonu ancak bir İspanya fanatiği olarak net fikrim; pintxos Nedendir bilinmez tapasdan çok ama çok daha lezzetli..


Önceki yazımda belirtmiştim San Sebastian tam bir gastronomi merkezi, ne derece önemli olduğunu anlamak için ünlü Michelin değerlendirmesinden bir kaç rakam vermek yeterli olacak sanırım. San Sebastian’da tam 16 Michelin yıldızlı restaurant var ve bunların 3 tanesi en üst seviye olan 3 Michelin yıldızına sahip ve İspanyada 3 Yıldızlı restaurant sayısı sadece 7..Bu noktada bir değerlendirmede yapmak istiyorum, bu kadar övündüğümüz bir çok lezzete sahip olmamıza rağmen 80 Milyonluk Türkiye’de 1 tane Michelin yıldızlı restaurant olmamasına karşılık San Sebastian gibi sadece 200.000 kişilik nüfusa sahip küçücük bir şehirde 16 restaurant’ın olmasını bize yapılan haksızlık mı yoksa kalitesiz malzemelerden yapılmış standart ve endüstriyelleşmiş yemek sunan Türk restaurantlarının ya da bunlara prim veren bizlerin mi hatası takdir sizin ..


Ben çok Michelin yıldızlı restaurant meraklısı değilim doğrusu, benim için daha casual ve rahat bir ortamda arkadaşlarla içkimi için sohbet edeceğim hareket kabiliyetimin ve rahatlığımın olduğu mekanlar en keyif aldığım yerler bu nedenle de aradığım her şeyi San Sebastian’ın ara sokaklarındaki o enfes pinthos restaurantları ve tavernalarında buldum doğrusu.



Her biri ayrı bir süpriz sunan bu restaurantların bir çoğu eminim harika yemekler yapıyordur ancak ben denediğimiz ve çok memnun kaldığımız bir kaç pinthos restaurantını sizlere özellikle tavsiye etmek istiyorum.
Atari Gastroteka : Pintxos güzel ama biz ağırlıklı yemek sonrası bir şeyler içmek için tercih ettik.
Foursquare Rating : 8,9
https://foursquare.com/v/atari-gastroteka/4bf3f3166a31d13aa125952e
Gandarias : Açılışı burada yapmıştık ve daha iyisi olmaz demiştik ama varmış :) Biraz daha klasik Bask lezzetleri sunuyor. Spesiyallerini mutlaka tatmalısınız barda durmuyorlar ayrıca sipariş vermeniz gerekiyor.
Foursquare Rating : 9,3
https://foursquare.com/v/gandarias/4bb650dc2f70c9b6fe398530
Bar Nestor: Ben böyle et sadece Arjantin’de yedim, neredeyse Nirvana. Bir de o domates ve biberlerin tadı nedir, nerde yetiştirirler böyle lezzetleri bizim ülkemizde neden yok? Mekan aşırı küçük biraz sabretmek gerekiyor..
Foursquare Rating : 9,1
https://foursquare.com/v/bar-nestor/4b7dc11cf964a5208bd22fe3
Bar Zeruka : Bar Nestor’un tam karşısı, ben en çok burayı sevdim. Klasik Bask pintxoslarının modern ve füzyon yorumlarını yapıyorlar çok da güzel beceriyorlar. Her lokma ayrı bir lezzet bombası. O kadar sevdik ki son gece gittik ertesi gün ne yaptık ne ettik kahvaltıyı atlayarak öğlen yemeğini de burada yedik.
Foursquare Rating : 9,1
https://foursquare.com/v/bar-zeruko/4c002f1cf61ea5933978eb13
Yemek ve şarabı seviyorsanız ve fırsatınız olursa San Sebasitan’a gidin, hatta fırsat yaratın şartları zorlayın ve mutlaka gidin...Çok memnun kalırsınız…

BASK İNCİSİ SAN SEBASTIAN

SAN SEBASTIAN 

San Sebastian Avrupa’da uzun süredir önemli bir tatil cenneti olarak kabul edilmesine karşılık ülkemiz gezginlerince biraz göz ardı edilen bir lokasyon olmuş ancak gerek gurme turizminin yükselişi gerekse de THY’nin birkaç sene önce Bilbao’ya direkt hat açması sayesinde bizde de popüler olmaya başlamış bir lokasyon. Ayrıca 2016 yılında Polonya’nın Wroclaw şehri ile beraber Avrupa Kültür başkenti unvanını bir sene boyunca taşıyacak bu nedenle de biraz daha göz önünde olacak.


LA CONCHA
Tarihini, demografisini isterseniz Wikipedia veya bilumum kaynaklardan okursunuz ancak kısaca buranın İspanya’nın Bask bölgesinin başlıca şehirlerinden biri olduğunu ve Baskların ayrılıkçı ve özgürlükçü karakterleriyle kendilerini İspanyollardan ayırdıklarını da belirtmek lazım.

San Sebastian’a ulaşım oldukça kolay. İstanbul’dan THY tarafından direkt Bilbao’ya uçabilirsiniz ki Bilbao ile San Sebastian arası sadece 100 KM. Bilbao’ya vardıktan sonra birkaç seçeneğiniz var ancak en kolayı bizim yaptığımız gibi araç kiralamak ve gerek San Sebastian Bilbao arasında gerekse de San Sebastian çevresinde özgürce gezmek. Tabi araç kiralamanın bazı dezavantajları da yok değil. Özellikle de San Sebastian’ın merkezinde kalıyorsanız arabanıza park yeri bulmak hem güç hem pahalı, biz biraz uzakta olsa şehrin tepelerine bırakmış çok daha ucuza park işini halletmiştik.


BILBAO
Çoğu insanın tercih ettiği yöntem ise direkt havalimanından San Sebastian’a kalkan otobüsler. Zaten küçük olan Bilbao havalimanında terminalden dışarı çıkar çıkmaz genelde bir sıra görürsünüz ki büyük ihtimalle bu sıra San Sebastian otobüsünü bekleyen turistlerin oluşturduğu sıradır. Otobüs’ün üzerinde San Sebastian yazmasını beklemeyin çünkü şehrin Bask adı “Donostia” Eğer otobüsün üzerinde bu yazıyı görüyorsanız hiç durmayın, yaklaşık 17 Euro gibi bir fiyata sadece 1,5 saatte sizi San Sebastian’a götürüyor ki bizim gibi İstanbul’da yaşayanlar için bu süre bazen havalimanından şehir merkezine kadar gelmek için geçen zamana eşdeğer..


GUGGENHEIM

BILBAO TREN İSTASYONU
San Sebastian her ne kadar Atlas Okyanusu sahilinde olsa da Akdeniz kokan bir şehir. Muhteşem coğrafyası sayesinde bir okyanusdan beklenmeyecek derecede güzel denizi ve Avrupa’nın gurme başkentlerinden biri olarak kabul edilecek derecede iddialı mutfağı ile harika bir tatil vaad ediyor, özellikle de yaz aylarında. Şehre ulaştığınızda hemen hemen tüm yollar sizi sahile çıkartacak ve işte tam bu noktada Atlas Oknayusu’nun daracık bir boğazdan karayla buluştığı “La Concha” plajına ulaşacaksınız. San Sebastian’da gündüz hayat burada atıyor desek yanlış olmaz. Yaşlısı, genci, öğrencisi, zengini, fakiri herkes bir arada ve birbirine aldırış etmeden bu güzel koyda keyifli bir şekilde yüzüyor ve güneşleniyor. Yüzme deyince tabi ki bizim enfes Ege sahillerimiz gibi bir deniz aklınıza gelmesin ama gittiğim bunca ülkede özellikle de okyanusda buraya benzer rahatlıkta yüzülebilecek sahile nadiren rastladığımı da belirtmeliyim.


LA CONCHA


“La Concha” plajını çevreleyen tepede yer alan İsa Heykeli ve Kale insana küçük bir Rio havası veriyor. Vaktiniz olursa tepeye çıkmanızı ve enfes gün batımını alacağınız ucuz ama enfes bir şarap eşliğinde seyretmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.





Görkemli Belediye Binası, Constitucion Plaza ve Old Town’un dar ama her biri ayrı sürprizle dolu ara sokakları görmeniz gereken diğer noktalar…

Doğrusu eğer yemek, şarap ve deniz üçgeni sizi çok sarmıyorsa San Sebastian biraz hayal kırıklığı yaratabilir ancak güzel yemeğe aşıksanız ve gündüz deniz güneş takılayım akşamları da kendime ziyafet çekeyim diyorsanız da doğru adrestesiniz en az 4 ya da 5 gününüzü şehirde ve çevresinde çok rahat geçirebilirsiniz.

Belki çok tarihi çok da özellikli bir şehir değil San Sebastian. Ancak aşırı turizmden bozulmuş diğer ünlü Avrupa jet sosyetesinin uğrak şehirlerinin tam aksine ayrı bir ruhu olan, buram buram Bask kültürü kokan, sadece sabah ve akşam sahilinde yürüyüş yapıp enfes yemeklerinden tatsanız bile insanı mest edecek bir sahil şehri. Biz şiddetle tavsiye ediyor ve yaz ya da sonbahar aylarında birkaç gününüzü buraya ayırırsanız pişman olmazsınız diyoruz ☺

Kısa Kısa:

– San Sebastian’a gitmek için uçacağınız Bilbao’da birkaç gün geçirebilirsiniz. Bana çok sempatik gelmedi ancak mutfağı San Sebastian kadar olmasa da gayet başarılı. Ayrıca sanatseverler için de kaçırılmamsı gereken Guggenheim Müzesi de bu şehirde…

– Biz San Sebastian’da AirBNB’den kiraladığımız katedral civarında bir evde kaldık. Hem sahile hem de Old Town’a yakındı çok da memnun kaldık. Ancak ben evle uğraşmam lükse önem veririm derseniz de Hotel de Londres’i tavsiye ederim. Bulunmaz Hint kumaşı değil ama denize sıfır konumu ile gayet tatminkar bir konaklama sunacağına eminim.

-Türk olduğunuzu duyunca oldukça sempatik davranıyorlar. Nihat Kahveci’nin San Sebastian takımı olan Real Sociedad’da üne kavuşması da önemli bir etken..

-Gece hayatı öyle çok hareketli sayılmaz, en azından eylül ayında değildi ancak temmuz ve ağustos aylarında çok daha hareketli oluyormuş. Old Town’daki küçük pub’lar akşam yemeği sonrası birkaç drink için ideal. Sonrası için yerel halka danıştık “Be Bop” adlı bar&club’ı tavsiye ettiler ancak İstanbul ve Avrupa’nın diğer eğlencesi ile ön plana çıkan şehirlerine göre çok vasat baştan belirtmekte fayda var.

-Yazıda hep “La Concha”dan bahsettik çünkü denize girmek için en elverişli koy burası ancak nehrin diğer tarafında Zurriola adlı başka bir koy daha var. La Concha’nın aksine korunaklı olmayan bu koy dev dalgalara açık bu da sörfçüler için harika bir ortam anlamına geliyor. Merakınız varsa uğrayabilirsiniz.

Sırada…. San Sebastian’ın enfes lezzet noktaları ve Pintxos yani Bask Tapas kültürü…